Dünyanın Çeşitli Yerlerindeki Bu Gerekli İlgiyi Görmemiş Yerler Aklınızı Uçuracak

Ama bugün sizin şanslı gününüz değerli okuyucularımız! Bahsettiğimiz bölgelerle ilgili detaylı bir araştırma yaptık ve bulduğumuz bazı harika yerleri size gösterebilmek için bu listeyi hazırladık. İnsanlar tarafından çok değiştirilmemiş bir yeri gezmek isterseniz hazırladığımız listeyi çok seveceksiniz. Bu nedenle muhteşem yerler görmeye hazırlanın ve yazının aşağısına giderek listemizi inceleyin!

Hawaii’deki bu merdivenler aynı zamanda “Cennete Çıkan Merdivenler” olarak da biliniyorlar. Burası aslında bir tepenin yanına tahta bir merdiven çakılmış dik bir yürüyüş yolu. Aslında halkın kullanımına açık olmasa da insanlar yine de buraya tırmanıyorlar ve tepedeki manzaranın güzelliğinden bahsediyorlar.

Bu bölgede 70 adet göl bulunuyor. Ama Denizanası Gölü’nü bunlardan ayıran şey içindeki denizanaları. Bu gölde gerçekten de çok fazla denizanası var! 2012 yılında denizanası popülasyonunun azalması neticesinde halka kapatılmış ve burası kesinlikle dünyadaki en garip yerlerden bir tanesi! Denizanası popülasyonu azaldığında bilimadamları bu gölün sonunun geldiğini düşünmüşler. Ama denizanası popülasyonu geçtiğimiz yıllarda artmış ve göl de bir kez daha halka açılmış. Bu gölün tam olarak nerede olduğunu merak ediyorsanız, Palau’da. Buranın yerlilerine göre gölü ziyaret etmek için en uygun zaman aralığı Kasım ile Nisan arası. Gölü ziyaret etmek için öncelikle Palau anakarasından Eil Malk Adası’na giden bir sürat teknesine binmeniz gerekiyor. Sonrasında Kaya Adaları’nda bir snorkel turuna katılarak denizanalarını görebilirsiniz.

Svalbard Kuzey Kutbu’yla Norveç arasında yer alıyor ve pürüzlü arazisi ve karasal buzullarıyla biliniyor. Burada kutup ayıları, tilkiler ve geniş bir skalada diğer kutup hayvanları gibi Arktik yaban hayatının en iyi örneklerini bulabilmek mümkün. Burası oldukça el değmemiş bir yer, pek turistler tarafından akına uğradığı söylenemez. Sürdürülebilirlik Svalbard’da son derece önemli ve Svalbard’ın üçte ikisinden fazlası korunur halde. Ayrıca kışları buradan Kuzey Işıkları’nı da izleyebiliyorsunuz.

Litvanya’da bulunan bu yer kesinlikle görülmesi gereken bir bölge. Siauliai’de yer alan küçük bir tepenin üzerinde 200,000’in üzerinde haçtan oluşan bir koleksiyon görebilmek mümkün. Bu haçların tarihçesi 1831’e dayanıyor ve Rusya saltanatına karşı bir direnişin sembollerini oluşturuyorlar. Din o dönemlerde yasak olduğu için Rusya burayı iki kere yok etmeye çalışmış ama Litvanyalılar bu işgale karşı buraya haçları dikme konusunda ısrarcı olmuşlar. Litvanya 1991 yılında bağımsızlığını kazanmış ve bu tepe de ülke için bir kimlik göstergesi ve dini sembol olarak kalmış. Bu benzersiz biçimde güzel yer Litvanya’ya seyahat etmeyi düşünen herkesin görmesi gereken bir nokta.

Bu garip görünümlü şelale aslında demir oksitle lekelenmiş bir tuzlu su gayzerinin Taylor Buzulu’nun ağzından Doğu Antarktika’da bulunan Victoria Bölgesi’ndeki McMurdo Kuru Vadileri’nden Taylor Vadisi’ndeki Batı Bonney Gölü’nün donmuş yüzeyine taşarak akması sonucu oluşmuş. Kimse suyun renginin neden böyle olduğunu on seneye yakın bir süre çözememiş, ancak artık demir yönünden zengin suyun yüzeye ulaştığında oksitlenerek kırmızı rengini aldığını biliyoruz-bu demir paslandığında ona kızıl pas rengini veren süreçle aynı işliyor. Eskiden bilimadamları Taylor Buzulu’nun yüzeyinden buzul yatağına kadar tamamen donmuş olduğunu düşünüyorlarmış.

Bu tuz madenlerinin bir asit tribinden fırlamış gibi göründüklerinin farkındayız, ama duvarlarda gördüğünüz desenler ve renkler karnalit mineralinin sonucu. Bu şekilde bu doğal renk helezonları meydana gelmiş.

Bu resimde gördüğünüz şey Darvaza gaz krateri ya da diğer ismiyle “Cehenneme Açılan Kapı”. Bu krater Sovyet mühendisler tarafından 1971 yılında keşfedilmiş bir gaz alanı. Bu mühendisler bölgenin petrol bulundurduğunu düşünmüşler ve bu nedenle de yeri delmeye başlamışlar. Bunun sonucu olarak da yer çökmüş ve bu krater meydana gelmiş. Aynı mühendisler daha sonra da bu kraterin sonucu olarak zehirli gazın atmosfere yayılacağını düşünmüşler ve birkaç saat içinde tamamen yanacağını düşünerek krateri bilinçli olarak ateşe vermişler. Ama inanılmaz birşey olmuş ve krater bugün bile yanmaya devam ediyor!

Evet, bu sahildeki kum belli bir mineral çeşidinin ve planktonun varlığı sebebiyle gerçekten de pembe. Kısa zaman önce yapılan bilimsel bir araştırmaya göre bu pembe renk gerçekten de kırmızı-pembe arası bir kabuğa sahip bir mikroskobik organizma olan foraminiferadan kaynaklanıyor. Kum mercan kabuklarından ve kalsiyum karbonattan oluşuyor. Dünyamızda böyle pembe kumlu yalnızca birkaç sahil var. Bu plajların nadirliği onları daha da cazibeli ve gizemli hale getiriyor. Bu fotoğraftaki plaj Bahamalar’da bulunuyor. Burayı ziyaret etmek isterseniz Aralık ve Mayıs aylarında yapmanızı öneririz. Bu plaja ulaşabilmek için öncelikle Bahamalar’a uçmalı ve sonra da bu sahilin bulunduğu Harbour Adası’na giden bir feribota ya da özel bota atlamalısınız.

Daha önce Palau Cumhuriyeti’ni hiç duymamış olmanızı anlıyoruz. Pasifik Okyanusu’nda yer alan bu ada ülkesi 500’ün üzerinde adadan meydana geliyor. Burası görece olarak yeni bir devlet, ABD’den bağımsızlığını 1996 yılında kazanmış ve şu anda 20.000’in biraz üzerinde vatandaşa sahip. Bu ülkeyi çok fazla insan bilmiyor olsa da, bu ada ülkesinin sahip olduğu mercan resifleri onu dünyadaki en iyi dalış ve snorkel noktalarından biri haline getiriyor.

Batı Polonya’daki bu gizemli orman, hepsi de kök noktalarından 90 derece açıyla eğim yapmış olan 400’ün üzerinde çam ağacından meydana geliyor. Kimse ağaçların neden bu şekilde eğimli olduklarını bilmiyor.

Tuhaf yerler görmeyi siz istediniz, biz de size bunu veriyoruz! Listemizde sırada bu ürkütücü göl var. Kireçlenme sebebiyle bu Afrika gölünde hayvanlar heykellere dönüşüyorlar. Göl yüksek oransa sodyum bikarbonata sahip olduğu için bu hayvanlar da mumyalanmış oluyor. Ve yüksek alkalin birikmesi sebebiyle gölün rengi kırmızı ve bu da özellikle de Tanzanya’da yaz mevsiminde daha belirgin hale geliyor. Bu durum sebebiyle göl aynı zamanda “Taşlaştırma Gölü” ismiyle de biliniyor. Bütün bunlara rağmen burası küçük flamingolar için bir otlama alanı. Az önce de bahsettiğimiz gibi bu göl Tanzanya’da yer alıyor. Buranın yerlilerine göre burayı ziyaret etmek için en uygun zaman aralığı Haziran ve Ağustos arası. Bu göle ulaşmak için elbette öncelikle Tanzanya’ya seyahat etmeniz buradan da gölün de bir parçası olduğu Rift Vadisi’ne olan rehberli turlardan birine katılmanız gerekiyor.

Yüzüklerin Efendisi evreninden bir parçayı andıran bu köprü aslında içinde yaşadığımız dünyadan bir köprü! Bu köprü 19. yüzyılda inşa edilmiş ve yapım doğruluğuyla ünlü. Köprü ve sudaki yansımasının bir araya gelerek mükemmel bir daire oluşturduğunu görebiliyorsunuz ve bu hangi açıdan bakarsanız bakın böyle kalıyor. Bize sorarsanız biraz ürkütücü! Gerçekten de dünyadaki en garip yerlerden bir tanesi. Bu köprünün aynı zamanda ‘Şeytanın Köprüsü’ olarak da anıldığına şaşırmamak gerek. Bu köprüyü yapanlar görünüşüne işlevselliğinden daha fazla efor sarfetmiş. Köprünün iki ucuna da Almanya’nın bir çok yerinde görülebilen doğal bazalt sütunları gibi durması için ince, taştan kuleler yerleştirilmiş. Bu köprünün tam adresi Altes Schloss 11, 02953, Gablenz, Almanya. Burayı ziyaret etmek için en iyi zaman Mayıs ve Eylül arası. Buraya ulaşabilmek için önce Dresden’a gitmeniz ve bundan sonra Dresden Hauptbanhof’dan Gablenz’e giden trene binmeniz gerekiyor. Sonrasında ise bu köprüye yalnızca taksiye binerek ulaşabiliyorsunuz.

Yeni Zelanda gizemlerle dolu bir ülke ve Waitomo da kesinlikle bunlardan bir tanesi. Yeni Zelanda’daki bu köy pek fazla insan tarafından bilinmiyor. Bu köyün en iyi kısmı ise kesinlikle Waitomo Kandilböceği Mağaraları. Bu büyük mağara sisteminin içerisinde burayı aydınlatan binlerce kandilböceği bulabiliyorsunuz. Benzersiz ambiyanslarından ötürü bu mağaraların sihirli olduklarını söyleyebilirsiniz!

Güney Adası’nın en güney noktasında bulunan Bayır Noktası kesinlikle dünyadaki ilginç yerlerden bir diğeri. Buradaki ormanda yoğun olarak esen Antarktik rüzgarları sebebiyle kalıcı olarak eğrilmiş ağaçlar bulabilirsiniz. Burası ayrıca dünyadaki en rüzgarlı yerlerden de biri. Bu manzara güçlü rüzgarlar ve zaman sebebiyle erozyona uğramış pürüzlü tepelerin eklenmesiyle daha da yoğun hale geliyor. Her ne kadar etrafta hiç ev olmasa da insanlar bu bölgeyi koyun yetiştiriciliği için kullanıyorlar. Burada görmeniz gereken şeylerden bir diğeri ise Ekvator’a (5,140 km) ve Güney Kutbu’na (4,803 km) olan uzaklığı gösteren AA tabelası. Burası da Yeni Zelanda’da bulunuyor. Burayı ziyaret etmek için en uygun zaman Aralık ve Şubat arası. Buraya gitmek için öncelikle uçakla Auckland’a gidip sonra Güney Adası’na giden feribota biniyorsunuz.

Kunming yakınlarında konuşlanan Dongchuan Kırmızı Bölgesi geçtiğimiz senelerde oldukça popülerlik kazandı. Burası geniş, kırmızı renkteki topraklarından dolayı “Tanrı’nın Paleti” ismiyle de biliniyor. Burası harika manzarasından ötürü özellikle de dağcılar ve fotoğrafçılar arasında popüler hale geldi. Buradaki toprağa kırmızı rengini veren şey ise topraktaki yüksek alüminyum ve demir seviyeleri. Bu görüntü parlak mavi gökyüzü ve etrafını çevreleyen yeşil tarlalarla birleşince ortaya turistler için gerçekten de büyüleyici bir manzara çıkıyor.

Rangiroa Fransız Polinezyası’nda yer alan ve siyah inci üreten istiridyeleriyle ünlü olan halka şeklinde bir mercan adası. Burası aynı zamanda dünyadaki en ünlü tüple dalış noktalarından biri ve ziyaretçiler buradaki yunusları, manta vatozlarını, yeşil su kaplumbağalarını ve hatta çekiçkafalı köpekbalıklarını görebiliyorlar.

Bu Kolombiya nehri yaz mevsiminde kırmızı renk alıyor. Nehir yatağı enteresan bir bitki çeşidiyle kaplı ve bu da suya kırmızı rengini veriyor. Dünyanın sualtında kalan sihirli yerlerinden bir diğeri. Bu nehir aynı zamanda “Beş Renkli Nehir” ve “Likit Gökkuşağı” isimleriyle de biliniyor. Dünyadaki en büyüleyici su kütlesi seçilmiş. Biraz önce de belirttiğimiz gibi bu nehir Kolombiya’da bulunuyor. Buraya gidebilmek için öncelikle Bogota ya da Villavicencio’ya gitmeniz ardından da La Macarena’ya uçakla seyahat etmeniz gerekmekte. Bundan sonra ise kara üzerinden buraya gidip gelmeyi sağlayan yerel ulusal park turlarından birine katılmanız gerekiyor.

İsviçre’de bulunan bu iki nehir arasında son derece belirgin bir tezatlık var; nehirlerden biri mavi renkteyken diğeri kahverengi. Yoğunluklarındaki fark sebebiyle bu iki nehir birbirine asla tamamıyla karışmıyor. İsviçre’de bulunan Cenevre’de karışıyorlar. Burası o kadar güzel ki listemize bu doğal harikayı eklememek gerçekten zor ve buraya baktıkça doğanın bize sundukları karşısında kendimizi küçük ve önemsiz hissediyoruz. Google’da buranın birçok harika fotoğrafını bulabilmeniz mümkün.

Öncelikle, bu fotoğrafın üzerinde oynanmış olduğunu düşünüyorsanız söyleyelim, hayır, oynanmamış. Vaadhoo Adası’ndaki deniz bölgesi böyle sihirli gözüküyor çünkü burada geceleri parlayan, biyolüminesan bir plankton var. Bu nedenle de burası “Yıldız Denizi” ismini almış. Sizin de bekleyeceğiniz gibi Maldivler’deki Vaadhoo Adası’nda yer alan yıldız denizi her sene turist akınına uğruyor.

Çin’deki bu yer sisle kaplı “taştan kuleler”den oluşuyor. Burası ülkenin en güzel manzaraya sahip yerlerinden biri olarak kabul ediliyor ancak yine de burada çok az turiste rastlıyorsunuz.